YALNIZ ÖLÜM YALAN SÖYLEMEZ “Kör Baykuş” üzerine bir değerlindirme

Stok Kodu:
978-6257-568-55-5
Boyut:
13.5X21
Sayfa Sayısı:
78
Basım Tarihi:
2024
Dili:
TÜRKÇE
Kategori:
%25 indirimli
120,00TL
90,00TL
978-6257-568-55-5
362587
YALNIZ ÖLÜM YALAN SÖYLEMEZ
YALNIZ ÖLÜM YALAN SÖYLEMEZ “Kör Baykuş” üzerine bir değerlindirme
90.00

Albert Camus’ye göre, intihar düşüncesi aslında bir yanılgıdan

ibarettir. Yanılgı, kaybedişten öte bir tür boyun eğiştir. Mantıksal

bir sonuç olmaktan öte, uyanışın karşıtıdır: “İntiharın başkaldı-

rıdan sonra geldiği sanılabilir. Ama yanlış olarak. Çünkü intihar

başkaldırının mantıksal bir sonucu değildir. İçerdiği boyun eğiş do-

layısıyla onun tam tersidir. İntihar, sıçrama gibi, en son noktasına

götürülmüş kabullenmedir. Her şey tükenmiştir, insan temel tarihine

geri döner. Geleceğini, biricik ve korkunç geleceğini fark eder ve ona

doğru atılır. İntihar, uyumsuzu kendince çözer. Onu da aynı ölüme

sürükler. (s.68) Ve Camus tespitini bağlar: “(...) Gönüllü olarak de-

ğil, uzlaşmamış olarak ölmek söz konusudur. İntihar bir yanılmadır.

Uyumsuz insanın tüm yapabileceği, her şeyi tüketmektir, kendi ken-

dini de tüketmektir.” (s.69) İntihar düşüncesine meydan okumak,

bilinci son noktasına kadar diri tutmak gerekir. Ancak ölümün,

usa uygun tek gerçek olduğu noktasında birleşirler. Camus’ye göre;

ölüm, gerçekliğiyle insanın özgürlük umudunu elinden almış, tut-

saklığını mühürlemiştir. Hidâyet ise, bir tutsak ve bir yeryüzü sür-

günü olduğunun bilinciyle yaşamını sürdürdüğü için varlığından

utanır: Yaşamak yüktür, kurtulmak gerekir! İnsanın maskelerin

arkasına gizlenmekten öte kaybolduğu iddiasıyla Hidâyet, kuşkuya

yer vermeyecek şekilde Tanrı’ya ve öte dünyaya olan inancı yadsır.

Belki de bu hiçlik düşüncesi, acılarının ezici kuvvetini arttırmıştır:

Yalnız ölüm yalan söylemez! Ve Bizler ölümün çocuklarıyız. Bu iki

metafor, onun “ömür kısaltıcıları”dır.

Albert Camus’ye göre, intihar düşüncesi aslında bir yanılgıdan

ibarettir. Yanılgı, kaybedişten öte bir tür boyun eğiştir. Mantıksal

bir sonuç olmaktan öte, uyanışın karşıtıdır: “İntiharın başkaldı-

rıdan sonra geldiği sanılabilir. Ama yanlış olarak. Çünkü intihar

başkaldırının mantıksal bir sonucu değildir. İçerdiği boyun eğiş do-

layısıyla onun tam tersidir. İntihar, sıçrama gibi, en son noktasına

götürülmüş kabullenmedir. Her şey tükenmiştir, insan temel tarihine

geri döner. Geleceğini, biricik ve korkunç geleceğini fark eder ve ona

doğru atılır. İntihar, uyumsuzu kendince çözer. Onu da aynı ölüme

sürükler. (s.68) Ve Camus tespitini bağlar: “(...) Gönüllü olarak de-

ğil, uzlaşmamış olarak ölmek söz konusudur. İntihar bir yanılmadır.

Uyumsuz insanın tüm yapabileceği, her şeyi tüketmektir, kendi ken-

dini de tüketmektir.” (s.69) İntihar düşüncesine meydan okumak,

bilinci son noktasına kadar diri tutmak gerekir. Ancak ölümün,

usa uygun tek gerçek olduğu noktasında birleşirler. Camus’ye göre;

ölüm, gerçekliğiyle insanın özgürlük umudunu elinden almış, tut-

saklığını mühürlemiştir. Hidâyet ise, bir tutsak ve bir yeryüzü sür-

günü olduğunun bilinciyle yaşamını sürdürdüğü için varlığından

utanır: Yaşamak yüktür, kurtulmak gerekir! İnsanın maskelerin

arkasına gizlenmekten öte kaybolduğu iddiasıyla Hidâyet, kuşkuya

yer vermeyecek şekilde Tanrı’ya ve öte dünyaya olan inancı yadsır.

Belki de bu hiçlik düşüncesi, acılarının ezici kuvvetini arttırmıştır:

Yalnız ölüm yalan söylemez! Ve Bizler ölümün çocuklarıyız. Bu iki

metafor, onun “ömür kısaltıcıları”dır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat