Feqiyê Teyran, miladî on altıncı ve on yedinci yüzyılları arasında yaşamış bir sûfî-düşünürdür. Ülkemizde eserlerini Kürtçe yazan düşünürler arasında Melayê Cizîrî ve Ehmedê Xanî’yle birlikte en fazla üne sahip olan ve tanınan üç kişiden biridir. Bu sebeple onun Kürt edebiyatı ve Kürt tasavvuf düşüncesinde önemli bir yerinin olduğu söylenebilir. Buna bir de kendisine has yalın üslubu eklendiğinde Feqiyê Teyran’ın Kürt tasavvuf düşüncesindeki yeri daha da ortaya çıkmaktadır. Nitekim Feqî’nin, kendi dönemindeki Melayê Cizîrî gibi Kürt sûfî-düşünürlerle mukayese edildiğinde, yoğun bir edebî dil kullanmadığı, bunun yerine daha kolay ve anlaşılır bir dili tercih ettiği görülebilir. Bu özellik onun şiirlerinin, yaşadığı coğrafyada daha yaygın ve bilinir bir hâle gelmesini sağlamıştır.
Feqiyê Teyran, miladî on altıncı ve on yedinci yüzyılları arasında yaşamış bir sûfî-düşünürdür. Ülkemizde eserlerini Kürtçe yazan düşünürler arasında Melayê Cizîrî ve Ehmedê Xanî’yle birlikte en fazla üne sahip olan ve tanınan üç kişiden biridir. Bu sebeple onun Kürt edebiyatı ve Kürt tasavvuf düşüncesinde önemli bir yerinin olduğu söylenebilir. Buna bir de kendisine has yalın üslubu eklendiğinde Feqiyê Teyran’ın Kürt tasavvuf düşüncesindeki yeri daha da ortaya çıkmaktadır. Nitekim Feqî’nin, kendi dönemindeki Melayê Cizîrî gibi Kürt sûfî-düşünürlerle mukayese edildiğinde, yoğun bir edebî dil kullanmadığı, bunun yerine daha kolay ve anlaşılır bir dili tercih ettiği görülebilir. Bu özellik onun şiirlerinin, yaşadığı coğrafyada daha yaygın ve bilinir bir hâle gelmesini sağlamıştır.